ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası arenadaki gerilimleri artıracak yeni bir açıklama yaptı. Trump, Ukrayna ile devam eden anlaşmazlıkların sona erdirilmesi konusunda Rusya’ya açık bir çağrıda bulunarak, sorunun çözülmesi için yalnızca 10 gün süre verdi. Eğer bu süre içinde herhangi bir barış anlaşması sağlanamazsa, ABD yönetiminin Rusya’ya karşı çok daha ağır yaptırımları yürürlüğe koyabileceğini ifade etti. Bu açıklamalar, küresel siyasette bir kez daha büyük yankı uyandırdı.
Trump’ın sert açıklamaları, ABD’nin dış politikada Rusya ile süregelen gergin tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Başkan, verdiği süreyi “tolerans payı” olarak nitelendirirken, Moskova yönetiminin barış masasında bulunmaması halinde ekonomik yaptırımların kaçınılmaz olacağını vurguladı. Beyaz Saray Sözcüsü tarafından yapılan açıklamalarda da Trump’ın kararının arkasında kuvvetli bir strateji olduğu belirtilerek, “ABD, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemeye kararlı ve bu konuda taviz vermesi mümkün değil,” ifadeleri kullanıldı.
Rusya cephesiyse bu ultimatom konusunda henüz açık bir yanıt vermedi. Kremlin, daha önce ABD’nin yaptırım politikalarını ağır bir dil ile eleştirmiş, bunları “siyasi baskı aracı” olarak nitelendirmişti. Ancak uzmanlar, bu yeni tehdidin Moskova üzerinde daha ciddi ekonomik baskılara yol açacağı görüşünde birleşiyor. Özellikle enerji sektöründe uygulanabilecek potansiyel yaptırımların, Rus ekonomisi üzerinde yıkıcı etkiler yaratacağı öngörülüyor. ABD’nin bu hamlesinin, NATO ve Batılı müttefikleri arasında destek bulacağı ve Ukrayna’nın uluslararası arenada güçlü bir şekilde savunulmasına katkı sunacağı da değerlendiriliyor. Trump’ın bu açıklamalarının ardından gözler, Rusya’nın vereceği yanıta ve uluslararası toplumu bekleyen gelişmelere çevrilmiş durumda.
