2001 ile 2006 yılları arasında Türkiye ekonomisi, enflasyonla mücadelede önemli bir dönüşüm sürecinden geçti. Bu dönemde uygulanan ekonomik politikalar, hem fiyat istikrarını sağlama hem de sürdürülebilir ekonomik büyümeyi destekleme hedeflerini bir araya getirdi. 1990’lı yılların sonunda yüksek enflasyon ve ekonomik dalgalanmalarla boğuşan Türkiye, 2001 krizinden sonra kapsamlı bir reform sürecine girdi. Yeni politikalar sayesinde bu dönemde hem makroekonomik göstergeler güçlendi hem de uzun vadeli kalkınma yolunda önemli mesafeler kat edildi. Ekonomik istikrarı sağlamak için atılan adımlar, enflasyonun kontrol altına alınmasını ve büyüme trendlerinin yukarı çekilmesini mümkün kıldı.
2001 krizinin ardından ekonomi yönetimi, IMF ile başlatılan stand-by anlaşmaları çerçevesinde sıkı mali politikalar uygulamaya başladı. Bunun yanında, Merkez Bankası’nın para politikasında bağımsız hareket edebilme kabiliyeti artırıldı. Bu adımların yanı sıra, finansal sektörde yapılan düzenlemeler ekonomik yapının direncini güçlendirdi. Enflasyonu düşürebilmek adına fiyat istikrarına öncelik veren politikalar uygulanırken, aynı zamanda mikro düzeyde reformlarla piyasaların daha verimli çalışması sağlandı. Bu reformlar, iş dünyası için daha güçlü bir rekabet ortamı yaratarak ekonomik büyümeyi destekleyen ana unsurlardan biri oldu. İstikrarlı ortamın sağlanması ile beraber yatırımcı güveni arttı ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları da bu dönemde kayda değer bir biçimde yükseldi.
Bu dönemin önemli başarılarından biri de enflasyon oranlarında yaşanan tarihi düşüş oldu. 2001 krizi öncesinde yüzde 70’lere kadar yükselmiş olan yıllık enflasyon, 2006 yılına gelindiğinde yüzde 10 seviyesinin altına düşmeyi başardı. Enflasyonun kontrol altına alınması, hane halkı bütçelerinde öngörülebilirlik sağladı ve tüketim harcamalarının artmasıyla ekonomik büyümeyi destekledi. Ayrıca, kamu borçlanma ihtiyacının azalması, faiz oranlarının düşmesinde etkili oldu. Böylece finansmana erişimin kolaylaşması ile hem tüketiciler hem de işletmeler için ekonomik hareketlilik desteklendi.
2001-2006 yılları arasında geliştirilen ekonomik politikalar, Türkiye’nin ekonomisini dış şoklara karşı daha dayanıklı hale getirirken aynı zamanda uzun vadeli büyüme hedeflerini de göz önünde bulundurdu. Bu süreçte elde edilen kazanımlar, sadece geçmişte yaşanan ekonomik istikrarsızlığın etkilerini bertaraf etmekle kalmadı, aynı zamanda reformlar sayesinde daha sağlam bir ekonomik altyapı oluşturuldu. Günümüzde bu sürece ilişkin analizler, ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin desteklenmesi konusunda değerli dersler sunmaya devam ediyor.


























