Psikolog B.S., mesleki hayatında karşılaşmayı en son isteyebileceği bir olayla gündeme geldi. Mühendis E.S.U. isimli eski hastası, B.S.’yi takıntı haline getirerek psikoloğun hayatını kâbusa çevirdi. Rahatsız edici davranışlarıyla B.S.’yi huzursuz eden E.S.U.’ya karşı mahkeme tarafından 1 aylık uzaklaştırma kararı çıkarıldı. Olay, iki tarafın da büyük bir duygusal karmaşa yaşadığı bir süreci gözler önüne seriyor.
İddiaya göre, mühendis E.S.U., terapi sürecinde destek aldığı psikoloğu zamanla saplantı haline getirdi. Seansların sona ermesinin ardından dahi iletişim talebini sürdüren E.S.U., ısrarcı davranışları ve takıntılı hareketleriyle B.S.’yi rahatsız etmeye devam etti. Bu durumun tehlikeli bir boyut kazanması üzerine B.S., hukuk yoluna başvurarak kendisi ve özel hayatı için koruma talebinde bulundu. Mahkeme, olayın ciddiyetini değerlendirerek E.S.U.’ya yönelik 1 ay boyunca uzaklaştırma kararı verdi.
Bu tür olayların mesleki ve kişisel sınırların korunmasının önemini bir kez daha gösterdiğini belirten uzmanlar, özellikle ruh sağlığı alanında çalışan profesyonellerin bu tür zorlayıcı durumlarla karşılaşabileceğine dikkat çekiyor. Ruh sağlığı uzmanlarına yönelik tehdit unsurlarının artışı, alanın güvenlik protokollerine duyulan ihtiyacı da gündeme getiriyor. Toplumsal farkındalık yaratılması ve bu tür olayların önüne geçmek için yasal düzenlemelerin geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Psikolog B.S.’nin yaşadığı bu olay, mesleki itibarın, etik kuralların ve bireysel sınırların önemini bir kez daha gündeme taşıdı. Bu tür taciz vakalarının, yalnızca ruh sağlığı çalışanları için değil toplumun tüm kesimleri için ciddi sonuçlar doğurabileceği vurgulanıyor. Uzaklaştırma kararıyla hukuk sistemi, olası daha ciddi bir durumun önüne geçmeyi hedeflese de, bu tür olayların uzun vadeli psikolojik etkileri tartışmaya açık bir konu olarak kalmaya devam ediyor.