Türkiye ekonomisinde yaşanan cari açık artışı ve bu durumun finans piyasalarındaki etkileri gündemdeki yerini koruyor. Özellikle küresel ekonomik belirsizliklerin ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların yoğun olduğu bu dönemde, dış ticaret açığındaki büyüme, ekonomiyi daha kırılgan hale getiriyor. Uzmanlar, büyüyen cari açığın kontrol altına alınamamasının, yabancı sermaye hareketlerinde daha fazla dalgalanmaya yol açabileceğini belirtiyor. Aynı zamanda, küresel piyasalardaki faiz oranı politikalarının sıkılaşması ve jeopolitik risklerin artması da Türk ekonomisi açısından ek stres faktörleri yaratıyor. Bu nedenle piyasa aktörleri, ekonomik göstergelerdeki bu olumsuz trendlere çözüm üretilmesi gerektiğini vurguluyor.
Son verilere göre Türkiye’nin cari açığı yılın ilk 9 ayında belirgin bir yükseliş kaydetti. İhracat ve ithalat arasındaki dengesizlik büyürken özellikle enerji ithalatındaki artış, bu tablonun temel nedenlerinden biri olmaya devam ediyor. Enerji fiyatlarında yaşanan küresel artış, Türkiye gibi enerji ithalatına bağımlı ülkeler açısından ciddi bir yük oluşturuyor. Buna ek olarak, turizm gelirlerindeki toparlanma kısa vadede olumlu bir etki yaratırken, bu gelirlerin cari açığın kapanmasına tam işlevsel bir çözüm sağlamadığı görülüyor. Analistler, Türkiye’nin uzun vadede yapısal reformlara ihtiyaç duyduğunu ve ithalat-ihracat dengesi ile enerji bağımlılığını daha sürdürülebilir hale getirecek politikaların öncelikli olarak ele alınması gerektiğini ifade ediyor.
Sermaye hareketlerinde gözlemlenen yüksek oynaklık ise cari açık ile doğrudan ilişkilendiriliyor. Yabancı yatırımcılar, artan belirsizlik nedeniyle Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalardan daha istikrarlı ülkelere yöneliyor. Bu durum, yerel piyasaları daha kırılgan bir konuma getiriyor. Ayrıca, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini artırmaya yönelik adımları da bu süreçte yeterli düzeyde etkili olamıyor. Analistler, Türkiye’nin uluslararası yatırımcılar nezdinde güven tazelemesi ve finansal istikrar sağlanması için daha somut adımlar atması gerektiğini belirtiyor. İlerleyen dönemlerde atılacak reform adımları ve bu doğrultudaki ekonomik politikalar, cari açığın kapatılması ve sermaye piyasalarındaki istikrarsızlığın sona erdirilmesi adına kritik bir öneme sahip olacak.
