Türkiye’nin yakın tarihindeki önemli olaylardan biri olan Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili dava, bir kez daha mahkemenin gündemindeydi. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun 2002 yılında evinin önünde suikasta uğramasının ardından yıllardır süregelen dava süreci, geçen gün yapılan duruşmayla devam etti. Davanın merkezindeki isimlerden ve tek tutuklu sanık olan eski asker Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk durumu mahkemede ele alınırken, davanın bir sonraki duruşma tarihi 8 Aralık olarak belirlendi. Bu gelişme, Hablemitoğlu’nun ailesine adalet arayışında yeni bir bekleyiş anlamına geliyor.
Mahkemede, sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatları tarafından sunulan savunmalar dikkat çekti. Savunmalarında tutukluluk süresinin uzunluğuna vurgu yapıldı ve delil yetersizliği gerekçesiyle müvekkillerinin tahliyesini talep ettiler. Ancak mahkeme heyeti, bu talepleri değerlendirdikten sonra sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Hablemitoğlu ailesinin avukatları ise duruşma sırasında suikastın perde arkasının tamamen aydınlatılması gerektiğini belirtti. Davanın tekrar ertelenmesi, kamuoyu ve medyada “adaletin ne zaman tecelli edeceği” yönündeki tartışmaları bir kez daha gündeme taşıdı.
Hayatı boyunca Türkiye’nin toplumsal meselelerine ve tarihsel gerçeklere ışık tutmayı amaçlayan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, özellikle yazdığı kitaplarla dikkat çeken bir akademisyendi. Suikasta uğramadan önceki dönemde, Alman vakıflarının Türkiye’deki faaliyetleri hakkında yazdığı araştırmalarla bazı çevrelerin tepkisini çektiği biliniyor. Cinayet, yıllar geçmesine rağmen hala çevresindeki karanlık iddialar ve sırlar nedeniyle çözülemeyen bir olay olarak gündemdeki yerini koruyor. Hablemitoğlu suikastı davasının bir sonraki duruşmasının da ertelenmiş olması, adalet arayanların umutlarını yeniden zorluyor.
Türkiye’nin önemli akademisyenlerinden biri olan ve araştırmalarıyla tanınan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun davasındaki gecikmeler, hukuk sistemine yönelik eleştirilerin de artmasına neden oluyor. Suikastın üzerinden 20 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, dava sürecinin hala net bir sonuca ulaşamamış olması birçok kesim tarafından endişe ile izleniyor. Özellikle “aydınlatılmamış suikastler” başlığı altında inceleme konusu olan dava, hem toplumsal hem de hukuki açıdan büyük bir öneme sahip. Mahkeme tarafından bir kez daha ertelenen davanın ilerleyen süreçte nasıl bir seyir izleyeceği ise merak konusu.