Türkiye’de bankacılık sektörünün iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde kaydetmesi gereken ilerleme oldukça sınırlı kaldı. 2024 yılı itibarıyla bankaların kömür finansmanı politikalarında herhangi bir değişim gözlemlenmezken, net sıfır karbon emisyonu hedefi açıklayan banka sayısının yalnızca bir adet artması, sektördeki iklim sorumluluğunun hala beklenen düzeyde olmadığını gözler önüne serdi. Bankaların bu alandaki performanslarında yetersizlikler, toplumsal ve çevresel kaygıları artırarak daha kararlı politikaların benimsenmesi gerektiğine işaret ediyor.
Uluslararası finans çevrelerinde iklim değişikliğiyle mücadele politikalarının giderek daha fazla önem kazandığı bir dönemde, Türkiye’deki bankaların bu mücadeleye katkı sağlamakta geride kalması eleştirilere sebep oldu. Küresel ölçekte birçok büyük banka, kömür gibi yüksek karbon emisyonlarına sebep olan fosil yakıt projelerine finansman sağlama politikalarını kısıtlarken, özellikle gelişmiş ülkelerde bu konuda önemli adımlar atıldı. Ancak Türkiye’de aynı hızda bir ilerlemenin yaşanmadığı görülüyor. Bankaların kömür projelerine yönelik mevcut finansman politikalarında 2024 yılı boyunca herhangi bir değişiklik yapılmaması, iklim hedeflerine yönelik kararlı adımların hala atılmadığını ortaya koyuyor. Bu durum, bankacılık sektörünün sürdürülebilirlik hedeflerini uygulamaya geçirme konusundaki isteksizliği olarak yorumlanıyor.
Uzmanlar, Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede doğru bir yol haritası belirleyebilmesi için finans sektörünün daha aktif bir rol alması gerektiğini vurguluyor. Özellikle net sıfır emisyon hedeflerinde yavaş ilerleme kaydedilmesi, yatırımcıların ve kamuoyunun gözünde güven kaybına yol açabilir. Sürdürülebilirlik, çevresel sorumluluk ve yeşil ekonomiye geçiş konularında bankaların liderlik göstermesi gerektiğini belirten uzmanlar, finans kuruluşlarının bu gibi konularda daha cesur ve proaktif davranmalarının elzem olduğunu ifade ediyor. Türkiye’deki bankaların kömür finansmanını sınırlamaya yönelik politika üretmemesi, çevre odaklı büyüme hedeflerinde ciddi bir engel oluşturuyor ve ülkenin küresel anlamda rekabet gücünü zayıflatıyor. İklim değişikliğiyle mücadelede bankacılık sektörünün katkısı daha aktif ve somut adımlarla desteklenmezse, bu durum hem ekonomik hem de çevresel açıdan olumsuz sonuçlar doğurabilir.






























