Bursa’daki son orman yangınları, çevrede büyük tahribata yol açmanın yanı sıra, kent genelinde sağlığı tehdit eden bir hava kirliliği seviyesine neden oldu. Yangınların ardında bıraktığı yoğun duman ve kül bulutları, şehri adeta bir sis perdesiyle kapladı. Bu durum yalnızca doğal yaşamı değil, milyonlarca insanın günlük yaşamını ve sağlığını da olumsuz etkiliyor. Hava kalitesindeki bu ani düşüş, başta solunum yolu hastalıklarından muzdarip kişiler olmak üzere, herkes için ciddi bir endişe kaynağı haline geldi.
Konuyla ilgili açıklama yapan uzmanlar, yangınların ortaya çıkardığı ince partiküllerin (PM2.5) solunum sistemi üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekiyor. Bu partiküller, özellikle astım, bronşit ya da KOAH gibi kronik rahatsızlıkları olanlar için tehlike oluşturuyor. Uzmanlar girişte uzun süreli solunmanın bağışıklığı zayıflatarak enfeksiyon riskini artırabileceğini ifade ediyor. Bilimsel araştırmalar; bu tür partiküllerin yalnızca solunum sistemi üzerinde değil, aynı zamanda kalp-damar sağlığı üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını belirtiyor. Kalp ritm bozuklukları, kan pıhtılaşma sorunları ve buna bağlı ölümlerin sayısındaki artış, mevcut kirliliğin yaygın etkilerinden bazıları.
Bölgedeki ölçüm cihazlarından alınan verilere göre, yangınların ardından hava kirliliği oranları yüzde 30’a varan bir artış gösterdi. Bu artış yalnızca gündelik yaşam kalitesini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda uzun vadeli sağlık sorunlarına zemin hazırlıyor. Çocuklar, yaşlılar ve hamileler gibi daha hassas gruplar, bu kirliliğin en yüksek risk taşıyan kesimleri arasında yer alıyor. Vatandaşlar, uzman tavsiyesi olarak, mümkün olduğunca dışarıda geçirdikleri süreyi sınırlamalı ve evlerinde hava filtreleme cihazları kullanmalı.
Öte yandan, çevreci gruplar ve sivil toplum kuruluşları, yangınların ardından bölgede daha katı çevre önlemlerinin alınması gerektiğini vurguluyor. Ağaçlandırma çalışmaları, etkin yangın önleme politikaları ve çevre bilincini artırmaya yönelik eğitim kampanyaları, bu tür felaketlerin etkilerinin azaltılmasında kritik bir rol oynayabilir. Yetkililerin, bu ortam koşullarını iyileştirme çalışmaları hızlandırması gerektiği belirtildi.
Sonuç olarak, Bursa’da yaşanan yangın felaketleri yalnızca doğal çevreyi değil, insan sağlığını da tehdit eder hale geldi. Hava kirliliğinin olumsuz etkilerinden korunmak için alınabilecek bireysel önlemler kadar, toplum olarak bilinç ve dayanışma geliştirilmesi de büyük önem taşıyor. Yangın sonrası dönemde yaşanan bu tür krizlerin önüne geçebilmek için, hem bireysel hem de kurumsal seviyede sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi bir zorunluluk haline geldi.






























