Türkiye’nin çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı, 2024/25 sezonunda önemli bir dönüm noktası yaşadı. Bu sezon 153 bin 593 ton olarak kaydedilen ihracat miktarı, son 25 yılın en düşük seviyesi olarak dikkat çekerken, gelir açısından bambaşka bir tablo ortaya çıktı. Elde edilen 546,5 milyon dolarlık ihracat geliriyle, Türkiye bu alanda şimdiye kadarki en yüksek döviz girdisini elde etti. Bu durum, düşen ihracat miktarına rağmen gelirde artış sağlayan yüksek birim fiyatlarının etkisini net bir biçimde gösteriyor. Ekonomi uzmanları, düşük ihracat hacmine karşın gelirdeki bu rekor artışı, küresel gıda fiyatlarındaki dalgalanmalara ve özellikle Türk üzümünün küresel pazardaki güçlü pozisyonuna bağlıyor.
Çekirdeksiz kuru üzüm, Türkiye’nin hem tarımsal hem de ticari açıdan en değerli ürünlerinden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle Ege Bölgesi’nde, Manisa ve çevresindeki üreticiler tarafından yetiştirilen bu ürün, dünya piyasalarında yüksek bir talep görüyor. Bunun yanında, gelecek yıllarda iklim değişikliği, üretim maliyetleri ve uluslararası ticaret dengelerindeki değişikliklerin sektörü nasıl etkileyeceği, üreticilerin ve ihracatçıların yanıt aradığı en önemli sorular arasında yer alıyor. Türkiye’deki üreticiler de verimliliği artırmak ve kaliteyi uluslararası standartların üzerine çıkarmak için çalışmalarına devam ediyor. Ancak, üretimdeki zayıf dönemlerin ihracattaki hacimsel düşüşlere yol açabileceği endişesi sektörde hakim durumda. Buna rağmen, uzmanlar Türkiye’nin çekirdeksiz kuru üzümde küresel lider konumunu uzun yıllar daha sürdürebileceği görüşünde.
Türk çekirdeksiz kuru üzümü, özellikle Avrupa ve Asya pazarlarında büyük rağbet görüyor. Bu sezonki ihracatta azalan miktar, üretimden pazarlamaya kadar olan zincirdeki bir dizi faktörden kaynaklanmış olabilir. Uzmanlar, kuraklık gibi doğal etkilerle birlikte, artan lojistik maliyetlerin ve değişen tüketici tercihlerinin dünya genelindeki işleyişi etkilediğini vurguluyor. Ancak, her şeye rağmen birim fiyatın artmasıyla birlikte elde edilen rekor döviz girdi, Türk üzümünün küresel itibarı ve kalitesinin hala çok yüksek olduğunu kanıtlar nitelikte. Uzun vadede, hem üretici hem ihracatçı tarafında yapılan iyileştirme ve destek politikalarının devam etmesiyle Türkiye, sektördeki güçlü konumunu daha da sağlamlaştırabilir.




























