Çin’in yıllardır süregelen gayrimenkul yükselişi, son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve finansal krizlerle altüst olmuş durumda. Ülkenin gayrimenkul piyasasına bugüne kadar toplamda 140 milyar dolar yatıran uluslararası yatırımcılar, büyük zararlarla yatırımlarını elden çıkarmaya başlamış bulunuyor. BlackRock ve Carlyle Group gibi küresel finans devleri, Çin’deki ofis ve lojistik binalarından önemli ölçüde çıkış yaparak gayrimenkul varlıklarını zararına satışa yöneldi. Satışların çoğu, satın alma fiyatlarının çok altındaki değerlerle gerçekleşiyor. Bu durum, sektördeki mevcut çöküşün ciddiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor. Artan temerrüt oranları ve rekor seviyelerdeki boş ofis alanları da krizin boyutlarını daha belirgin hale getiriyor.
Ülkedeki kriz, yalnızca gayrimenkul sektöründeki aktörleri değil, aynı zamanda küresel yatırım piyasalarını da etkiliyor. Bu sebeple özellikle uluslararası yatırımcılar, Çin pazarındaki belirsizlik nedeniyle daha temkinli davranıyor. Son yıllarda, Çin’in ekonomik büyümesi yavaşladı ve bu durum, finansal piyasalarda genel bir istikrarsızlık yaratırken, gayrimenkul sektörünü ciddi şekilde sarstı. Pek çok yatırımcı, daha önce gelir getiren bir alan olarak gördükleri bu pazardan hızla uzaklaşıyor. Uzmanlar, Çin’in bu krizden çıkışının, sadece gayrimenkul sektöründeki değil, genel ekonomik reformlar ve kapsamlı düzenlemelerle mümkün olabileceğini belirtiyor.
Krizin temelinde, hızlı kentleşme hamleleri ile büyüyen gayrimenkul sektörünün sürdürülebilirlik açısından karşılaştığı yapısal sorunlar yatıyor. Piyasa bu sorunlarla baş etmekte güçlük çekerken, boş kalan ofis alanlarının oranı rekor seviyelere tırmanmış durumda. Son veriler, Çin’in büyük şehirlerindeki ofislerin yaklaşık %25’inin boş olduğunu gösteriyor. Bu oran, hem yerel hem de uluslararası yatırımcıların güvenini sarsıyor. Üstelik, piyasalarda yaşanan düşük likidite ve nakit akışı problemleri de şirketlerin faaliyetlerini sürdürebilmelerini giderek zorlaştırıyor. Gayrimenkul sektörü Çin için hala büyük bir ekonomik tehtid olarak konumlanmış durumda.
Son gelişmeler, Çin’in küresel yatırımcılar nezdindeki itibarını yeniden sorgular hale getirdi. Çin’in ekonomik büyümesinde uzun yıllardır önemli bir paya sahip olan gayrimenkul sektörü, çözüm bekleyen yapısal sorunları nedeniyle küresel yatırımcıları yeniden düşünmeye zorluyor. Analistlere göre, sektördeki toparlanma beklentilerinin zayıf seyredeceği öngörülüyor ve bu durum, daha fazla yabancı yatırımcının pazardan çekilmesine yol açabilir.
