Çin donanması, son dönemde büyük çaplı bir harekete imza atarak denizlerdeki varlığını önemli ölçüde artırdı. Pekin yönetimine ait çok sayıda savaş gemisi, Sarı Deniz’in güneyinden başlayarak Doğu Çin Denizi’ne ve Güney Çin Denizi’ne doğru ilerledi. Özellikle tartışmalı bölgelerde yoğunlaşan bu hareketlilik, uluslararası deniz trafiğinde ve bölge ülkeleri nezdinde dikkatle izleniyor. Çin’in bu hamlesi, Pasifik Okyanusu’nun önemli noktalarına kadar uzanarak küresel stratejik dengeler açısından kritik bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Sarı Deniz ve civarındaki yoğunlaşmanın ardından savaş gemilerinin Güney Çin Denizi’ne ilerlemesi, Asya-Pasifik bölgesinde tansiyonu yeniden yükseltmiş durumda. Çin’in bu bölgelere ilgisi ve askeri yayılma politikaları, uzun süredir uluslararası toplum tarafından sorgulanıyor. Güney Çin Denizi üzerindeki egemenlik iddiaları ve bu bölgedeki askeri varlık artırımı, Japonya, Güney Kore ve Filipinler gibi ülkelerle gerginlikleri besliyor. Yasa dışı yapıldığı ileri sürülen adacık inşaatları ve denizcilik haklarına yönelik tartışmalar, Çin’in bölgedeki etkisini artırma çabalarını daha da görünür kılıyor.
Öte yandan, Çin’in Pasifik Okyanusu’nda da varlık göstermesi, ABD ve müttefik ülkeler tarafından dikkatle takip ediliyor. Uzmanlar, bu türden askeri hamlelerin Çin’in bölgedeki stratejik üstünlüğünü pekiştirmeye yönelik olduğunu belirtiyor. Ayrıca bu askeri manevraların, Tayvan ve çevresindeki siyasi tansiyonu daha da artırma potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Pekin yönetiminin bölgedeki iddialı tutumu, Çin’in küresel denizcilik stratejileri açısından kararlılığını gözler önüne seriyor. Küresel güç dengelerindeki dalgalanmaların bir yansıması olarak görülen bu hareketlilik, Asya-Pasifik bölgesinin jeopolitik geleceği üzerinde belirleyici olabilir.



























