Çin hükümetinin, yurtdışında eğitim gören Çinli öğrencilere yönelik baskıcı taktiklerle casusluk yaptırmaya çalıştığı iddiası uluslararası düzeyde büyük endişe yaratmaya devam ediyor. Özellikle İngiltere’deki üniversitelerde öğrenim gören Çinli öğrencilerin, sınıf arkadaşları ve çevrelerindeki diğer kişiler hakkında bilgi toplamak adına tehdit ve tacizlere maruz kaldıkları ileri sürülüyor. İddialara göre Pekin yönetimi bu kişilere ya zorla işbirliği teklifinde bulunuyor ya da ailelerini hedef almakla tehdit ediyor. Bu durum, hem akademik özgürlüğü hem de bireylerin güvenliğini tehdit eden ciddi bir sorun olarak nitelendiriliyor.
İngiliz hükümeti ve insan hakları grupları konuyla yakından ilgilenirken, bu iddialar Çin’in yurtdışındaki diasporasını kontrol etme girişimlerini öne çıkaran bir gözetim ağına işaret ediyor. Çin’in bu tür bir stratejiyi hem siyasi hem de ekonomik çıkarlarını ilerletmek amacıyla kullanabileceği belirtiliyor. Pek çok öğrenci, bu tür tehditlerle karşı karşıya kaldıkları için Çin’e dönüşlerinde problem yaşayabilecekleri korkusuyla sessiz kalmayı tercih ediyor. İngiltere’nin önde gelen üniversitelerinde eğitim gören Çinli gençlerin bu baskılar nedeniyle sosyal çevrelerinden izole olmaya başladıkları ve öğrenim hayatlarını olumsuz etkileyen bir psikolojik yük altında oldukları ifade ediliyor.
Konuyla ilgili bazı uzmanlar, bu durumun yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, aynı zamanda İngiltere’deki eğitim ortamını ve uluslararası öğrencilerle ilgili genel politikayı tehdit eden daha geniş kapsamlı bir konu olduğunu savunuyor. Sözü geçen casusluk iddiaları yalnızca Çinli öğrencilerin yaşadığı zorlukları değil, aynı zamanda akademik kuruluşların da bağımsızlıklarını ve tarafsız yapılarını kaybetme riski altında olduğunu gözler önüne seriyor. İngiliz hükümetinin, üniversitelerde yabancı istihbarat girişimlerine yönelik daha sıkı önlemler alması gerektiği belirtilirken, uluslararası düzeyde de akademik özgürlüklerin korunmasına yönelik ortak çalışmalar yapılması gerektiği vurgulanıyor.