Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alaska’da gerçekleştirilen uluslararası zirvede önemli açıklamalarda bulundu. Zirvede, küresel gündemin başlıca sorunlarından olan Rusya-Ukrayna savaşının çözümüne yönelik adımlar kapsamında yeni bir yol haritası üzerinde duruldu. Erdoğan, görüşmelerin, barış sürecine dair umut verici bir ivme kazandırdığına vurgu yaptı ve taraflara iş birliği çağrısında bulundu. Zirvede ele alınan konular, yalnızca bölgesel barışı değil, küresel istikrarı sağlamak için de kritik öneme sahipti.
Görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın boyutlarının sadece bu iki ülke ile sınırlı olmadığını ve uluslararası toplumun ortak çabasıyla krizin çözülmesi gerektiğini dile getirdi. Erdoğan, “Rusya ve Ukrayna arasındaki bu savaş, bölgedeki insani krizi derinleştirmenin yanı sıra küresel ekonomiyi de olumsuz etkiliyor. Bu sürecin bir an önce diplomasi yoluyla sonuca ulaştırılması hepimiz için hayati bir mesele,” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin daha önceki arabuluculuk çabalarına da atıfta bulunarak, diyaloğun önemine bir kez daha dikkat çekti.
Zirvede, diğer katılımcı ülkelerden gelen liderlerle de çeşitli ikili temaslarda bulunan Erdoğan, barış ve anlaşmanın sağlanması için sürdürülecek olan müzakere sürecine destek vereceğini belirtti. Türkiye’nin tarafsız ve etkin bir diplomatik aktör olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı, “Çabalarımız uluslararası toplumun huzuru ve istikrarı için devam edecek. Kalıcı bir barışı tesis etmek hepimizin tarihi bir sorumluluğu,” diyerek küresel çözüm arayışlarına liderlik etmeye hazır olduklarının mesajını verdi. Yapılan ortak açıklamalarda da, diplomasinin çatışmalardan daha güçlü bir araç olduğu vurgulandı.
Alaska Zirvesi, dünya liderlerini bir araya getirerek savaşın etkilerini azaltmak, taraflar arasında diyalogu teşvik etmek ve barışı önceleyen bir çözüm şekli üzerinde uzlaşma zemini bulmak adına kritik bir adım olarak tarihe geçti. Bu zirve sonrası uluslararası toplumun yeni kararlarla nasıl bir yol izleyeceği merakla bekleniyor. Erdoğan’ın açıklamaları ise Türkiye’nin bölgesel barış ve istikrar için ne kadar kararlı bir duruş sergilediğini bir kez daha ortaya koydu.
