Kuraklık tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkilerini artırarak göstermeye devam ediyor. Bu etkilerden en fazla etkilenen şehirlerin başında ise İzmir geliyor. Son aylarda neredeyse hiç yağış almayan şehir, su kaynaklarının hızla tükenmesiyle karşı karşıya kaldı. Mevcut baraj doluluk oranlarında yaşanan hızlı düşüş, uzmanların da alarm vermesine neden oldu. Uzmanlara göre İzmir, birkaç ay içinde içme suyunda ciddi bir kriz yaşayabilir. Yetkililer ve bilim insanları, olası bir su krizine karşı halkı acilen bilinçlenmeye çağırırken, özellikle 16 Kasım tarihi kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Su kaynaklarındaki azalma hakkında açıklamalarda bulunan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden (MSKÜ) Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, İzmir’in farklı su kaynaklarının yıllık rezerv seviyelerinin devasa bir tehditle karşı karşıya olduğuna işaret etti. Özçelik, “Bazı barajların doluluk oranları neredeyse sıfır noktasına yaklaştı. Şehirde tüketilen su miktarıyla barajlara gelen su miktarı arasındaki fark hızla açılıyor. Yağışsız bir dönem daha geçirirsek, bu fark kritik boyutlara ulaşabilir ve İzmir suyu tükenecek bir noktaya gelebilir” ifadelerini kullandı. Özçelik ayrıca, 16 Kasım tarihinin yağış tahminleri açısından belirleyici bir tarih olduğuna değinerek, “Eğer hâlâ yağış alamazsak, bu durum su krizini daha da derinleştirecek” dedi.
Yetkililer, su kullanımında tasarrufun önemine dikkat çekerken, halkı bireysel önlemler almaya teşvik ediyor. Uzmanlar, hem evlerde hem de şehir genelinde suyun dikkatli bir şekilde kullanılmasını gerektiğini vurguluyor. Bölgedeki belediye ekipleri, su kaynaklarındaki doluluğu artırmak adına çeşitli yöntemler üzerinde çalışıyor. Öte yandan, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini artık daha ciddi şekilde hisseden İzmir halkından, su krizine karşı dayanışma içerisinde olmaları talep ediliyor. Kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla kampanyalar düzenlenirken, su kaynaklarının daha verimli yönetilmesi için bölgesel ölçekte çalışmaların hızlandırılması gerektiğine dikkat çekiliyor.
İklim uzmanları ve bilim insanları, İzmir’in geleceğinin tamamen su yönetimi stratejilerindeki başarısına bağlı olduğunu belirtiyor. Özellikle global ölçekte etkisini artıran iklim krizinin, su kaynaklarına yönelik tehditlerini daha da artırabileceği ifade ediliyor. Özçelik, “Küresel ısınma nedeniyle yağış rejimleri değişiyor ve bu durum uzun vadede su krizlerinin daha da sık yaşanmasına yol açabilir. Sadece İzmir değil, yakın gelecekte diğer şehirlerimiz de benzer problemlerle karşılaşabilir” sözleriyle uyarıda bulundu.
Uzmanların uyarılarına göre, İzmir halkının yaşam koşullarını olumsuz etkileyebilecek bu krizin en aza indirgenmesi, doğaya ve suya olan yaklaşımın yeniden gözden geçirilmesiyle mümkün. Acil önem taşıyan bu konu için bireysel ve toplumsal bilinç seviyesinin artırılması, kritik önemde görülüyor.