Japonya siyaseti, kadınların ülke yönetiminde önemli roller üstlenmesi açısından yeni bir döneme adım attı. Sert muhafazakâr politikaları ve sağlam duruşuyla tanınan Sanae Takaichi, Japonya’nın ilk kadın başbakanı olarak tarihe geçti. Takaichi’nin bu tarihi başarısı, yalnızca Japonya’nın değil, dünya siyasetinin de dikkatini çekti. Bir yandan İngiltere’nin efsanevi başbakanı Margaret Thatcher’dan esinlendiği söylenen yönetim anlayışı, diğer yandan Japonya gibi geleneksel olarak erkek egemen bir siyasi ekosistemde zirveye ulaşması, Takaichi’yi şimdiden uluslararası siyasetin önemli isimlerinden biri hâline getirdi.
Sanae Takaichi’nin siyaset sahnesindeki yükselişi yeni değil. Uzun yıllardır Japonya’nın siyasi arenalarında aktif rol alan Takaichi, özellikle sert muhafazakâr söylemleriyle biliniyor. Politik duruşunda ekonomi, ulusal güvenlik ve savunma politikalarına ağırlık veren Takaichi, zaman zaman tartışmalı açıklamaları ve cesur söylemleriyle gündeme gelmiş bir isim. Japon halkının güvenliğini önceleyen tutumları ve geleneksel değerlere yaptığı vurgu, hem destekçileri hem de eleştirmenleri arasında yoğun tartışmalara yol açtı. Buna rağmen Takaichi, yılmadan çalışma azmi ile birçok engeli aşarak ülkenin en üst makamına ulaşmayı başardı. Bu başarı, Japonya gibi ağır erkek egemenliğinin olduğu bir toplumsal yapıda, kadın liderlerin de mümkün olabileceğini göstermesi açısından büyük bir dönüm noktası.
Takaichi’nin başbakanlığı, aynı zamanda karşı karşıya olduğu zorlukları da beraberinde getiriyor. Japonya, başta ekonomik durgunluk ve yaşlanan nüfus olmak üzere ciddi sorunlarla boğuşuyor. Küresel ölçekte artan jeopolitik gerginlikler de Takaichi’nin gündemindeki önemli konular arasında. Bu sorunlarla nasıl başa çıkacağı şimdiden merak konusu. Takaichi’nin uluslararası arenada da dikkat çeken özelliklerinden biri ise, İngiltere’nin efsanevi lideri Margaret Thatcher’a olan hayranlığı. İkili arasında sıkça yapılan paralellikler, Takaichi’nin Demir Leydi lakabını şimdiden kazanmasına yol açtı. Thatcher’ın liderlik tarzını örnek aldığını sıkça dile getiren Takaichi, onun gibi ekonomik reformlar ve güçlü bir dış politika ile ülkesini dönüştürmeyi hedefliyor.
Japonya için Sanae Takaichi’nin liderliğindeki bu yeni dönem, sadece politik alanda değil, toplumsal alanda da önemli değişimlere kapı aralama potansiyeline sahip. Kadınlar için bir ilham kaynağı olabilecek bu başarı, aynı zamanda gelecekte Japonya’da daha fazla kadının siyasi sahneye çıkmasına katkıda bulunabilir. Takaichi, hem Japonya içinde hem de uluslararası düzlemdeki tüm gözlerin üzerinde olduğu bir dönemde, güçlü bir lider olarak adını tarihe yazdırmaya kararlı görünüyor.