Japonya’da göreve yeni başlayan Başbakan Sanae Takaichi, parlamentoda yaptığı ilk politika konuşmasında dikkat çekici bir taahhütte bulundu. Takaichi, ülkenin savunma harcamalarını Mart 2026’ya kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 2’sine çıkaracaklarını ifade etti. Bu hamlenin, mevcut hükûmet planlarına kıyasla iki yıl daha erken tamamlanacağını belirten Başbakan, ulusal güvenlik konusuna verilen önemi özellikle vurguladı. Alınacak bu kararın, Japonya’nın askeri kapasitesini artırmaya yönelik önemli bir adım olacağı düşünülüyor.
Takaichi, ülkenin giderek karmaşıklaşan jeopolitik koşullarla karşı karşıya olduğunu ve bu nedenle Japonya’nın savunma kapasitesini sağlam temellere oturtmaları gerektiğini savundu. Hükûmetin bu doğrultuda bütçe önceliklerini yeniden değerlendireceğini ve ulusal güvenliği güçlendirmek için gerekli bütün adımları atmaya hazır olduğunu ifade etti. Amerika Birleşik Devletleri ile olan güvenlik ittifakını da hatırlatan Takaichi, bölgedeki barış ve istikrarın korunmasında Japonya’nın rolünün kritik olduğunu söyledi. Ayrıca savunma harcamalarının artırılmasıyla birlikte ülkenin caydırıcılık kapasitesinin de güçleneceği iddiasında bulundu.
Bu karar, Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra izlediği savunma odaklı politikalarının bir kez daha sorgulanmasına neden oldu. Ülkede savunma harcamalarının artırılmasına yönelik tartışmalar sürerken, bazı analistler bu adımın Kuzey Kore ve Çin gibi bölgesel güçlere karşı Japonya’nın stratejik duruşunu sağlamlaştırmayı amaçladığını belirtiyor. Ancak, silahlanma politikalarının hızlandırılması Japon kamuoyunda çeşitli eleştirileri de beraberinde getiriyor. Bazı gruplar, artan savunma bütçesinin sosyal hizmetler ve ekonomik kalkınma projeleri için ayrılabilecek kaynakları sınırlayabileceği görüşünde. Buna karşın, Takaichi’nin bu kararlı duruşu, bölge güvenliğinde Japonya’nın daha aktif bir rol üstlenme çabası olarak yorumlanıyor.
Japonya’nın yeni başbakanı, bu dengeli ancak kararlı stratejiyi uygularken, uluslararası arenada hangi tepkilerin geleceği ve komşu ülkelerle ilişkilerin nasıl etkileneceği merakla bekleniyor. Takaichi’nin konuşması, Japonya’nın ulusal güvenlikte daha iddialı bir döneme girdiğini işaret eder nitelikte olup, bölgedeki güvenlik tartışmalarını da yeniden alevlendirdi.