17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara Depremi, üzerinden çeyrek asırdan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen unutulmadı. Türkiye tarihinin en yıkıcı deprem felaketlerinden biri olarak kayda geçen bu olay, 17 bin 480’den fazla insanın hayatını kaybetmesi, 23 bin kişinin yaralanması ve on binlerce insanın evsiz kalmasıyla sonuçlanmıştı. Depremde yakınlarını kaybeden aileler için kayıplarının acısı hâlâ taze. Her yıl olduğu gibi bu yıl da kayıp yakınları, depremzedeler ve duyarlı vatandaşlar, çeşitli anma etkinlikleri düzenleyerek o kara günü hatırlıyor ve hayatını kaybedenleri anıyor.
Depremin yıkıcı etkileri, özellikle Marmara Bölgesi’nde, büyük bir travma bırakmıştı. Arama kurtarma çalışmaları hızla başlatılmış olmasına rağmen, yüzlerce insan enkaz altında hayatını kaybetmişti. Kocaeli, Yalova, Sakarya ve İstanbul gibi bölgelerde yoğun hissedilen bu afet, sadece Türkiye’yi değil dünyayı da derinden yaralamıştı. Birçok uluslararası yardım kuruluşu ve ekip, hızla bölgeye ulaşarak kurtarma çalışmalarına destek verdi. Bununla birlikte, deprem bölgesindeki yapıların büyük kısmının depreme dayanıklı olmaması, felaketin boyutlarını artırdı. Marmara Depremi, Türkiye’de yapı güvenliği ve şehir planlaması konularında önemli dersler alınmasına neden oldu.
Depremde yaşamını yitirenlerin anısını yaşatmak amacıyla geçtiğimiz günlerde çeşitli illerde anma törenleri düzenlendi. Kocaeli, Yalova ve Sakarya başta olmak üzere depremin en çok etkilediği şehirlerde dualar okundu, mezarlık ziyaretleri yapıldı ve hayatını kaybedenler için çiçekler bırakıldı. Deprem konusunda daha bilinçli bir toplum oluşturmak için uzmanlar, bu tür anmaların önemine dikkat çekiyor. Depremin unutulmaması gerektiğini vurgulayan akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları, bireylerin olası afetlere karşı hazırlıklı olmalarının yaşam kurtarıcı bir fark yaratacağını hatırlatıyor. Aynı zamanda, yetkililere şehirlerde alınması gereken önlemler ve yapıların denetlenmesi konusunda sürekli baskı yapılıyor.
Son olarak, büyük acıların bir daha yaşanmaması için ülke genelinde deprem farkındalığını artırmak adına eğitimler ve seminerler düzenleniyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) gibi kurumlar, düzenlendikleri etkinliklerde binaların depreme dayanıklılığının önemini, bireylerin acil durumlarda nasıl hareket edeceğini ve toplum bilincine katkı sağlanması gerektiğini sıklıkla vurguluyor. Marmara Depremi, sadece bir doğa olayı olarak değil, aynı zamanda toplumun dayanışmasını ve afetlere hazırlık konusundaki eksiklikleri gösteren bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.





























