Uzakdoğu felsefesine dayanan ve spor dünyasında giderek daha fazla ilgi gören tai chi, azim ve kararlılıkla birleştiğinde uluslararası başarılara kapı aralayabiliyor. Bu noktada örnek bir başarı hikayesinin sahibi olan Liyne Nisa Akgül, Tai Chi sporunun zorluklarına meydan okuyarak dünya üçüncülüğüne ulaşmayı başardı. Akgül’ün başarısı kadar dikkat çeken bir diğer unsur ise antrenmanlarını parklar ve açık alanlarda gerçekleştirmiş olmasıydı. Spor salonuna erişimi sınırlı olan genç sporcu, doğanın sakinliği ve sınırsızlığı içinde çalışarak Tai Chi’nin temel prensiplerini doğayla uyum halinde uyguladı.
Tai chi sporcusu Liyne Nisa Akgül’ün bu yükselişi tesadüf değil. Spor hayatı boyunca birçok zorluğun üstesinden gelen Akgül, tüm bunlara rağmen hedeflerinden asla vazgeçmedi. Bu süreçte en büyük destekçisi ve aynı zamanda antrenörü olan Resul Sadeki, Akgül’ün başarısının bir hayalden çok daha fazlası olduğunu belirtiyor. “Tai Chi, her ne kadar Uzakdoğu kökenli bir disiplin olsa da evrensel bir yapıya sahip. Hareketlerin kontrolü, konsantrasyon ve ritim, bu sporu yalnızca bir dal olmaktan çıkarıp adeta bir yaşam tarzına dönüştürüyor. İşte Liyne de bu prensipleri park ve bahçe gibi doğal alanlarda kusursuzca uygulayarak dünya çapındaki başarıya ulaştı,” şeklinde konuşan Sadeki, bu yolculukta en önemli faktörün tutku ve istikrarlı çalışmak olduğuna dikkat çekti.
Liyne Nisa Akgül, tüm hazırlık sürecinde doğayla iç içe olmanın kendisi için hem fiziksel hem de ruhsal bir denge sağladığını vurguluyor. Tai Chi hareketleri, sakin ve derin bir nefes ritmiyle birleşerek doğal bir ortamda hem bedeni hem de zihni güçlendirme olanağı sunuyor. Modern şehir yaşamının stresi karşısında bir alternatif sunan bu spor dalı, Liyne’nin başarısıyla bir kez daha dünya çapında dikkat çekmeyi başardı. Uzakdoğu’dan dünyaya yayılan bu disiplini parklar ve bahçelerde her gün yeniden keşfeden Liyne Nisa Akgül, uluslararası sahnedeki başarısıyla Tai Chi’nin ilham veren bir temsilcisi oldu. Elde ettiği dünya üçüncülüğü, yalnızca bireysel bir başarı değil, aynı zamanda zor şartlar altında çalışan her sporcunun ilham alacağı bir hikâye olarak öne çıkıyor.
