ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşmesi planlanan zirvenin iptali, uluslararası diplomasi gündeminde geniş yankı uyandırdı. Budapeşte’de yapılacağı duyurulan bu önemli buluşma, Trump yönetiminin son dakika kararıyla rafa kaldırıldı. ABD Başkanı’nın hemen ardından Rusya’nın iki büyük enerji devine yönelik yaptırımlar açıkladığı bu süreç, dünya politikasında yeni bir kırılma noktasının işareti olarak değerlendiriliyor.
Trump’un diplomasi ajandası, son haftalarda oldukça yoğundu. Önce Putin, ardından Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile yapılan temaslar, ABD’nin Doğu Avrupa politikasında ciddi bir duruş sergileme çabası olarak öne çıktı. Ancak Budapeşte’de yapılması planlanan Trump-Putin zirvesinin bu gelişmelerin ardından iptali, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir belirsizliği gündeme taşıdı. Diplomatik kaynaklara göre, ABD yönetiminin aldığı bu ani karar, yalnızca ikili ilişkilerle sınırlı kalmayan çok daha karmaşık bir jeopolitik denklemle bağlantılı.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalara göre, zirvenin iptal edilmesinin sebepleri arasında Rusya’nın uluslararası arenadaki adımları ve ABD çıkarlarına yönelik tehdit algısı yer alıyor. Bununla birlikte, Rus enerji sektörüne yönelik yeni yaptırımların açıklanması, Washington’un Moskova’yı ekonomik olarak baskı altına almayı hedeflediğini gösteriyor. İptal kararının hemen ardından Rusya’nın Rosenft ve Gazprom gibi enerji devlerine yönelik yaptırımların duyurulması ise ABD’nin kararlılığını net şekilde ortaya koydu. Bu hamlenin, hem Avrupa’da enerji bağımlılığıyla mücadele etmek hem de Rusya’nın küresel enerji pazarındaki etkinliğini sınırlamayı amaçladığı belirtiliyor.
Uzmanlara göre, Trump’ın bu kararında Zelenski ile gerçekleştirdiği görüşmelerin etkisi oldukça büyük. Ukrayna-Rusya hattındaki gerilim, ABD’nin Doğu Avrupa’daki jeopolitik çıkarlarını doğrudan etkiliyor. Ukrayna’nın Batı ile daha yakın ilişkiler kurma isteği, Rusya’yı tedirgin etmeye devam ederken, ABD’nin bu sürece müdahil olması Moskova ile Washington arasındaki soğuk rüzgarları kuvvetlendiriyor. [Gazeteci Serkan Demirtaş’ın belirttiği gibi](https://ntv.com.tr), ABD’nin Rusya’ya yönelik bu ekonomik baskıları, Soğuk Savaş’tan bu yana en ciddi yaptırım politikaları arasında yer alabilir.
Trump yönetiminin bu sert çıkışı, Moskova’dan da tepkisiz kalmadı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, ABD’nin kararını “provokatif” ve “Rusya’nın ulusal çıkarlarına saldırı” olarak nitelendirdi. Ayrıca, bu tür adımların iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri daha da zorlaştırdığı ve uluslararası istikrarsızlığı derinleştirdiği ifade edildi. Zirvenin iptaliyle ilgili olarak ise Kremlin, görüşmenin hala mümkün olabileceğini belirtmiş, ancak bunun için “karşılıklı saygı” temelinde yeni bir diplomasi zemininin oluşturulması gerektiğinin altını çizmişti.
Son günlerde yaşanan bu gelişmeler, ABD-Rusya ilişkilerindeki mevcut zorlukların derinleştiğini ve iki ülke arasındaki sorunların yalnızca diplomasiyle çözülebilmesinin ne denli zor olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Zirve iptali ve yaptırım kararları, uluslararası arenada sadece bu iki ülkeyi değil, aynı zamanda Avrupa ve Asya’nın da enerji ve güvenlik dengelerini ciddi şekilde etkileyebilir. Küresel sahnedeki bu ani değişim, dünya liderlerinin gözlerini bir kez daha Washington ve Moskova hattına çevirmesine neden oldu.
