ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Başkan Donald Trump’a ABD Merkez Bankası (Fed) başkanlığı için hazırladığı aday listesini Şükran Günü sonrasında sunmaya hazırlanıyor. Gündemde geniş çaplı bir değerlendirme sürecine dikkat çeken Bessent, yeni başkanın özellikle faiz politikalarına yaklaşımında ‘açık fikirli’ olmasının kritik bir öncelik olduğunu vurguladı. Bessent’in belirttiği üzere, listede üç ila dört isim yer alacak ve bu kişiler, ABD ekonomisinin en temel unsurlarından biri olan para politikalarının yönlendirilmesinde önemli bir rol üstlenecek.
Amerikan yaklaşımı gereği, Fed Başkanlığı kritik bir pozisyon olarak değerlendiriliyor. Para politikalarındaki kararların sadece ABD ekonomisini değil, küresel piyasaları da nasıl etkilediğini düşünecek olursak, yeni başkanın seçimi büyük bir yankı yaratabilir. Bessent, başkanlık seçiminde geniş bir uzmanlık ve yetkinlik yelpazesi aradıklarını belirtirken, adayların ekonominin değişen ihtiyaçlarına dinamik bir şekilde karşılık verebilme yeteneklerini ön plana çıkaracağını açıkladı. Bu çerçevede, faiz artırımı ve indirimi gibi kararların sadece ekonomik istikrar değil, aynı zamanda konut gibi sektörlerin uzun vadeli sağlığı üzerinde de etkili olacağına dikkat çekiliyor.
Başkan Donald Trump’ın, son dönemde ABD Merkez Bankası eski başkanı Jerome Powell’ı sık sık eleştirdiği biliniyor. Trump, özellikle Powell’ın faiz politikalarını hedef almış ve bu politikaların konut sektörü üzerinde olumsuz etkiler yarattığını vurgulamıştı. Bu nedenle, Trump’ın yeni Fed Başkanı seçiminde daha uyumlu ve ekonomik büyümeyi destekleyecek bir isim tercih etmek isteyeceği iddia ediliyor.
Öte yandan, piyasa aktörleri, ABD ekonomisinin karşı karşıya olduğu ciddi zorluklar arasında faiz politikaları, enflasyon kontrolü ve resesyon riskinin bulunduğunu ifade ediyor. Bu bağlamda Bessent’in eleme sürecinde, adayların küresel finansal istikrara katkıda bulunabilecek vizyonlara sahip olması gerektiğini bir öncelik olarak belirlemesi sürpriz değil. Yeni başkanın, Trump yönetimi ile uyumlu çalışabilecek, aynı zamanda piyasalara dair güven kazandırabilecek dengeyi kurması acil bir gereklilik olarak öne çıkıyor.
