Rekabet dünyasında artık yepyeni bir dönem başladı. Sadece fiyat uygunluğu ya da ürün kalitesi değil, aynı zamanda kaynakların verimli kullanımı da şirketlerin ve ekonomilerin gelecekteki başarılarını belirliyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, endüstriye dair bu paradigmanın nasıl şekillendiğini açıklarken, üretimde kaynak verimliliğinin kritik bir başarı faktörü haline geldiğini vurguladı. Bahçıvan, ‘Uluslararası ticaret üzerindeki yeni düzenlemeler kaynak verimliliğini merkeze alan bir rekabet anlayışını zorunlu kılıyor. Türkiye, üretim gücü, girişimcilik yeteneği ve dinamik insan kaynağıyla bu dönüşümde güçlü bir rol oynayabilir.’ diyerek yeni dönemin kılavuz ilkelerine dikkat çekti.
Son yıllarda, küresel ekonomide giderek daha çok ön plana çıkan ‘sürdürülebilir büyüme’ kavramı, kaynakların verimli şekilde kullanılmasını da zorunlu hale getiriyor. Özellikle enerji, hammadde ve su gibi kritik kaynakların sınırlı olduğu düşünülürse, verimlilik artık bir tercih değil, bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok uluslararası organizasyon, ticaret politikalarını bu yönde revize ediyor ve ‘yeşil dönüşüm’ bağlamında yeni düzenlemeler hayata geçiriyor. Kaynakların verimli kullanımı, yalnızca çevre dostu olmayı değil; aynı zamanda maliyetlerin düşürülmesi ve üretim süreçlerinin rasyonelleştirilmesi anlamına da geliyor.
Tüm bunlar, Türk sanayicileri ve girişimcileri için hem bir fırsat hem de bir zorluk anlamına geliyor. Türkiye’nin güçlü üretim altyapısı ve girişimciliğe açık iş kültürü, içinde bulunduğumuz dönüşüm sürecine uyum sağlamak için önemli avantajlar sunuyor. Ancak bu avantajları en iyi şekilde değerlendirebilmek için doğru stratejilerin benimsenmesi gerekiyor. Teknolojiye yapılan yatırımlar, enerji kullanımında yenilikçi yaklaşımlar ve insan kaynağının eğitim yatırımlarıyla desteklenmesi, Türkiye’nin bu rekabet ortamında gücünü artırabilecek temel unsurlar arasında yer alıyor. Erdal Bahçıvan’ın da altını çizdiği gibi, bu dönüşüm süreci Türk sanayisi için yalnızca bir yük değil, aynı zamanda küresel ticarette daha etkin bir oyuncu olma fırsatını da içeriyor.
Gelecekte, verimlilik odaklı yaklaşımlar rekabetin en önemli dinamiği olacak gibi görünüyor. Ülkeler ve firmalar açısından bu yöndeki gelişmelerin hızla hayata geçirilmesi rekabet gücünü yeniden tanımlarken, bu dönüşümün kaçınılmaz olduğu açık bir şekilde ortaya çıkıyor.




























