Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik tahliye beklentilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıldız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ilişkin tartışmaları değerlendirirken, bu kararların Türkiye Cumhuriyeti Anayasası çerçevesinde nasıl ele alınması gerektiğine dair önemli mesajlar verdi.
Türkiye’nin hukuk sistemi ve uluslararası yükümlülükleri sıklıkla Demirtaş davasıyla birlikte gündeme geliyor. Feti Yıldız, AİHM’in aldığı kararların, iç hukuk düzeni ve Anayasa doğrultusunda uygulanması gerektiğine dikkat çekti. Özellikle Türkiye’nin egemenlik haklarının altını çizen Yıldız, tahliye kararlarıyla ilgili sürecin sadece hukuki bir mesele olmadığını, aynı zamanda siyasi ve toplumsal yönlerinin de önemli bir yer tuttuğunu ifade etti. Yıldız, AİHM’in kararlarının iç hukukta bağlayıcı olduğunu savunan görüşlere karşı Türkiye’deki yasal düzenlemelerden örnekler vererek, anayasal çerçeveyi yerel yargı organlarıyla uyumlu bir şekilde değerlendirmenin gerekliliğini hatırlattı.
Selahattin Demirtaş davası, yalnızca hukuki boyutuyla değil, siyasi arenadaki yankılarıyla da dikkat çekiyor. AİHM, Demirtaş’ın serbest bırakılması yönünde karar verse de Türkiye’nin yüksek yargı organlarının bağımsız ve tarafsız bir şekilde davayı ele aldığı vurgulanıyor. Bu süreç içerisinde, yargı ve uluslararası yasa gereklilikleri arasında denge kurmanın ne kadar önemli olduğu yeniden gündeme taşındı. Feti Yıldız’ın açıklamaları, tahliye konusu özelinde Anayasa’nın ve hukukun üstünlüğünün nasıl bir yol haritası oluşturacağına yönelik dikkate değer bir perspektif sundu. Bu durum, sadece Demirtaş davası değil, Türkiye’nin genel hukuk sisteminin uluslararası normlarla ilişkisini de gündeme getirdi.
Yargı bağımsızlığı, Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri ve Anayasa’nın temel ilkeleri çerçevesinde, tahliye tartışmalarının nasıl şekilleneceği önümüzdeki süreçte de merakla izlenecek bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Demirtaş’ın tutukluluğu üzerinden yapılan tartışmalar, sadece bireysel bir dava olmaktan çıkarak geniş toplumsal ve hukuki bir mesele haline gelmiş durumda. Feti Yıldız’ın bu kapsamda yaptığı açıklamalar, konunun farklı yönleriyle ele alınmasını sağlarken kamuoyunda hukukun üstünlüğü ve egemenlik kavramları üzerine düşünme fırsatı yaratıyor.