Son iki yılda sıkı para politikaları ve yüksek faiz oranlarının etkisiyle Türk Lirası (TL) mevduat vade yapısında dikkat çekici bir dönüşüm yaşandı. Özellikle finansal istikrarın sağlanması amacıyla uygulanan politikaların sonucunda, 3 aya kadar vadeli mevduatların toplam TL mevduatları içindeki payında kayda değer bir artış yaşandığı gözlendi. 2021 yılına kıyasla, bu süre boyunca kısa vadeli mevduatların oranı 23 puanlık bir sıçrama yaparak yaklaşık yüzde 70 seviyesine ulaştı. Bu gelişme, bireylerin ve kurumların yatırım stratejilerinde kısa vadeli ürünlere yönelme eğilimini açıkça ortaya koyuyor. Özellikle bireyler arasında bu trendin daha belirgin hale gelmesi dikkat çekici noktalardan biri olarak öne çıkıyor.
Gerçek kişilerin kısa vadeli vadeli mevduatlara olan ilgisindeki bu artış, ekonomi yönetimince uygulanan yüksek faiz oranlarının tasarruf üzerindeki etkisi olarak yorumlanabilir. Vatandaşlar, dalgalı ekonomik koşullarda risklerini minimize etmek amacıyla uzun vadeli yatırımlardan uzaklaşıp kısa vadeli seçeneklere yöneldi. Bu tercih, aynı zamanda hızlı ve esnek finansman ihtiyacını karşılamanın bir yolu olarak değerlendiriliyor. Kısa vadelerde park eden bu mevduatlar, bireylerin ekonomik belirsizlikler karşısında likiditeyi önceliklendirdiğini gösteriyor.
Türk bankacılık sektörü verileri de bu trendi net bir şekilde doğruluyor. 3 aya kadar vadeli mevduatların toplam payının yüzde 70’e ulaşması, büyük ölçüde bireylerin tasarruf alışkanlıklarının, ekonomik oynaklıklarla şekillendiğini gösteriyor. Bu durum, ekonomi politikalarının vatandaşlar üzerindeki doğrudan etkilerinin ne kadar güçlü olduğunu örneklendiriyor. Öte yandan, kısa vadeli mevduatlara bu denli yoğunlaşma, piyasalarda uzun vadeli yatırımların azalmasına da neden olabilir. Bu bağlamda, mevduat vadelerinin kısalması, finans sektöründe uzun vadeli kaynak yaratma potansiyelini sınırlayabilir. Ekonomistlere göre bu eğilimin sürmesi, tasarruf sahiplerinin yatırım tercihleri ve ekonominin genel dinamikleri üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
